10 Mart 2009 Salı

saklı şiir






















faili meçhul rüyaların cinayet mahallinde
kumral bir çocuk gülümsemesi sesin
saklanmış yankısında bir tutam tufan
sureti suskun çiçek, içi çağlayan
umudun son çağrısı kapıları tırmalayan
sırlarıyla aynada efkar tiyatrosu
düş satarken dün gece sevdalılara
ellerinde gümüşten barut kokusu
yakamoz avcıları denize pusu kurdu
kanadında acı bir çığlık büyütürken martı
gün ağıyordu günahların üstüne



kaldırımda unutulmuş saklambaçlar çaresiz
öyle sakin, sanki yüzün, belki ben
kanat çırpışları gecenin sabaha karşı
sessizce açarken perdesini şiirin
her satırında bir adım büyüyordu
her satırına bırakılmış adım
kelepçeli günlerinden söküp
ektiğin güneşleri topluyordu
bir suça iştirak edercesine
duvarları mısra rengi bir odada
yasaklıydın ömrüme
ya saklı



yağmalanmış şehrin emanetçisi
yedd-i emin deposuna bıraktığında anıları
gazel döktü en sevdiğim sokağa
sırça kadehinde bir ömür
herkese yetecek hüzün mavisiyle
gülümsemek olmaz dedi çekmeden azap
bir tek aşk kaldı yaşamaya değecek
ondan gerisi laf-ı güzaf

2 yorum:

Adsız dedi ki...

çok özlemiştim bu sayfada olmayı..
seni okumayı! hoş geldin.. sözün arası bu kadar açılmasın

atesinsesi dedi ki...

sahipsiz bulutları yağmura çağıran bir şimşek
uzak, upuzakta suskun bir yıldızdı o
ne zaman yumsa gözlerini
mavide ölürdüm.