18 Mart 2009 Çarşamba

yaşamak alışmakmış..

























İnsan kendine düşer bazen de..
Sebepli sebepsiz bir gülüşün,
Ya da bir ağlamanın eşiğinde..


Eşikler..
Zaman bir şeylere ramak kalmışken..
Takılıp düştüklerimiz hani boylu boyunca..
mesela aşka,
mesela kavgaya
ya da ölüme..

Ruhun bedene baş kaldırması veya da..

Dış dünyanı değiştiremediğin için iç dünyanda tadilata başlarsın ya bazen..
"Tadilat nedeniyle kapalıyız - kendi içimize "

Nietzsche der ki ; "Beni öldürmeyen acı güçlendirir"
Acı da aşk gibi aslında..
Ne tarifi var, ne de bir ortaklığı..
Herkesin acısı kendisine özgü..
Nevi şahsına münhasır acılar ve aşklar yaşamaya mı geldik?
Sui generis hayatlarımızda..
Sağ kalmayı başarırsak, tecrübe kazanacağız her darbeden..
Nereye götüreceğiz ki ceplerimize doldurduğumuz tecrübeleri?

Herşeye alışırmış insan..
Yaşadıkların, alıştıkların olurmuş..
Alıştıkların savaştıkların sonra..
Yaşamaya da alışırmışsın..
Savaşmaya da..
Gün gelince..
Sırasıyla..

********

yaşamak alışmaktır
işportada satılan kadın geceliklerine
alışmak manavlara
alışmak doçentlik tezlerine

hep bu yeşilleri giy
bu moru tak saçlarını topla da
bunu sen de bilirsin
alışmak yaşamaktır bakıp bakıp kendine

yaşamak bir gün uyanmaktır
birgün birdenbire yalnız kalmaktır
yaşamak alışmalardan sonra
alıştığın herşeyle savaşmaktır

yaşamak alışmaktır
işportada satılan kadın geceliklerine
alışmak manavlara
alışmak doçentlik tezlerine
bunu sen de bilirsin
alışmak yaşamaktır bakıp bakıp kendine

Afşar Timuçin

2 yorum:

Adsız dedi ki...

mesela aşka,
mesela kavgaya
ya da ölüme..

Duru, dupduru anlatımınız alışkanlık yapıyor,teşekkürler.

atesinsesi dedi ki...

sonra sulara asılı çanları çaldık,denizkızları toplaşmaya başladılar uzak kıyılarda

:)

yaşamaya saygıyla