20 Aralık 2008 Cumartesi

güneşi uyandırmak için...


bu sabah doğdum küçük bir kızçocuğu olarak
hırçın dere ninni söylerken seyyaha
şahinler bir düş taşıyordu dağların doruklarından
göğün orta yerine ateş yakarken periler
geceden sızıyordu okyanusun mavi kanı
ve uyandım yeniden doğarak
düşler kulesinin gizli odasında
dünya adlı oyuncakla hayatçılık oynamak için
safran sarısı sokağı beyaza boyarken kuşlar
ak sakallı dedeye teşekkür ettim
koynuma biraz umut doldurmam için
pamuk şekerleri serpmiş ya yeryüzüne
bir oyunun perdesi kapansa bile
ardına kadar açtım kapılarımı yarına
ve bu sabah gümüş rengi bir uykunun içinde
alnına kocaman öpücük kondurdum gökyüzünün
güneşi ansızın uyandırmak için
* * * * *

Yaşamanın tek yaşanılır tarafı, geleceğin bilinmez oluşu mu acaba?

Meçhule doğru giden bir trenin içinde, karşımıza hangi güzel manzaranın ya da hangi karanlık tünelin çıkacağını bilemeden seyahat eden yolcularız hepimiz.. Umudu doğuran da, hayatın bu muammalı yüzü ya zaten.. Bunun içindir ki, hayat bir bekleyiş, umutsa tutunduğumuz dal olur kimi zaman..

Beklemek..
Sabırla ve şikayetsiz.. Umudu yoldaş belleyerek beklemek..

O umut ki, gecenin siyahını delip geçen, tavana dikili bir çift gözün sancısıdır. Yağmurun hışmından pencerenin kuytusuna sığınan güvercini anlayabilmek bazen de..

Değil mi ki, her gece sabaha çıkacak ille de..

Uyanacağımıza emin olmasak, uykuya dalar mıydık hiç gönül rahatlığıyla?.. Uyumak, uyanmayı beklemek olmasaydı eğer?..

Gözümüzü açtığımız her gün, sürprizlerle dolu bir hediye paketini ellerinde tutmak gibidir. En ummadığımız anda değişiverir hayat döngüsü.. Geçtiğimiz dönemeçlerin kaç derecelik açıya sahip olduklarını sonradan fark eder ve hayretlere düşeriz. İnsan olmanın cilvesidir işte bu.. Okuduğumuz bir kitap, izlediğimiz bir film, gezdiğimiz bir yer.. fark ettirmeden usulca dokundurur sihirli değneğini..

ve bazen de bir insan..

100 yıllık uykudan uyandırma kudretine sahip insan.. Belki de odur, gizliden gizliye beklediğimiz

Belkide umut denilen şey, hayatın alnına "olabilir" sözcüğünü dayamaktır.. ya da "zor" ile "imkansız" arasındaki 7 farkı bulabilmek belkide.. Olamaz mı?.. Olabilir.

* * * * *

Dünsüzlük.. Bugünsüzlük.. Yarınsızlık..

Bir tercih hakkım olsa hangisini seçerdim?

Anılarımın yağmalanmasına göz yumabilir miyim? Kabuk bağlayan ama hala içten içe kanayan yaraların acısına rağmen..

Ya bugün?.. "Hayat bir gün, o gün de bugün" ise dedikleri gibi.. Sormaz mı "bugün": "Keşkeleri hayatın bağrından söküp atabilmek için ne yapıyorsun ey insanoğlu?!.. Kendine bile güvenin olmadığı için cesaretini hapsetmekten başka?.." Hakkını alamamış yanıtsız bir soru gibi iner üstümüze bazen bugün..

Yarınlar.. Uyanacağımız sabahlar, uyandıracağımız güneşler var daha, sayısını bilmediğimiz.. Kuşlara soruyor ya hani şarkıda:"ya umutlar biterse?"..

Düşünce, umuttur oysa..

Dünyan dört duvar da olsa, hayal ülkesinin denizlerinde yelken açabilmek de var mavilere.. Bir martı olup kanat çırpabilmek de var özgürlüğe.. Umudun yitişi, "kırmızı yanıyor artık.. dursana ey zaman!" demekten başka birşey bırakmaz ki geriye.. ve bazen de düşünür insan.. Hayattan kesemediğin umut, seni kesebilir mi bir gün hayattan? Ne derece büyükse umudun, hayal kırıklığın o kadar yakıcı mı acaba?

Yaşamak..
Sevdasına kar yağarken türkü gibi yaşamak.. Bahar gelsin diye kışlara bürünmek.. Kış dirençtir. Uyanmaya yattığı uykusudur doğanın.. Bakarsın bir Nisan sabahı ellerin değer yine gökyüzüne.. Neden olmasın?


* * * * *


2 0 0 9 . . .
heybendeki gözyaşlarını geldiğin yerde bırak..
umut taşı, ışık getir hepimiz için..
getir ki;
yansın gökyüzünde meşaleleri sevdanın..
güneşi her sabah biz uyandıralım..

4 yorum:

...ve], dedi ki...

mutluluklarla dolu olsun yeni olan her şey insan için,umut zaten kendiyken;)

...ve], dedi ki...

ve ayrıca budapeşte çigan orkestrasının dinle derim muhakkak;)enfes bir orkestra...http://www.100violins.com

atesinsesi dedi ki...

griliklerimizin ardına saklı kentlerin atlasını karalıyoruz.
rayları ayıran makaslarda çeliğin çığlığına yeniliyor bizi...

...ve], dedi ki...

mutlu yıllar:))