17 Aralık 2008 Çarşamba

sessiz çakıl taşları


sana yalan söyleyemem

gerçeğin değilim ki

yalanlar gerçekte saklıdır

rüyalarsa asla yalan söylemez

ve geçmiş en tatlı rüyadır insan için






yalnızca dinle bugün..
bir ipe dizip sana dair kelimeleri
kolye diye taktım bugün boynuma
ve meçhulden atılmış bir zarfın içinde
tek bir geceni çalmaya geldik:
geçtiğimiz zaman ve ben
ayrı pencerelerden aynı yola baktığımız günlerin sesiyle geldik kapına
uykunun sevdaya yenik düştüğü gecelerdi
gecesi sabahından aydınlık zamanlardı hani
ve bir temmuz akşamı olsa gerek tattığım ilk hasretini
işte o yaz gecelerinin şarkılarını getirdim bu gece sana
bir gülüşte akdeniz yaptığımız iklimleri
tek nefeslik duraklarda açan çiçekleri
vazgeçtiğimiz bütün sözleri
-bir ah desen yetecekti
sen başkaydın hani
aşk o zaman aşktı ancak
aşk için ölmeliydi


ve ilk kez ölümün tadına
senin gözlerinden baktığım saatleri
kirpiklerinde sönerken bir mum gibi
gözlerinde yaşamayı görmüştüm
uçurum zamanlarında bu maceranın
bin parçaya bölünmüştüm
hiç akıllanmaz mı insan sevdadan?
aklımı adınla öldürmüştüm


sevdasına hazan düşmüş sokakların çaresizliğini
bir kuytuda felç olmuş bütün yeminlerimizi
sen uyurken ayışığının yıkadığı pencereni getirdim bir de
dalgalı siyah bir hasretti saçlarında zaman
bilmediğim geleceğe ağladığım sessizlikti
şimdi bildiğim geçmişe ağladığım gibi


küçük bir kır papatyasına sormuştum da
senin beni sevdiğini söylemişti
inan hiçbir yalan bu kadar tatlı değildi
ve ahı tuttu o papatyanın
koparken senin toprağından
bu kadar canımın yanacağı
hiç aklıma gelmemişti


çocukça bir şakaydı da hayat
bir gün çakıl taşları doldurmuştum avuçlarıma
adını yazmıştım bir kalp içinde yola
seni görünce köşebaşında
kaçıp saklanmıştım duvarın arkasına
o duvar ki dili olsa da konuşsa..
sahi görmüş müydün?
gülmüş müydün acaba?

durup bir hayatın aynı noktasında
ayrı yönlere gittiğimiz o yol var ya hani
ömrüme sindi o yolun toprak kokusu
duyuyor musun?
şimdi seni anlatırken bana bu şehir
tadını unuttuğum bir yerin adını fısıldıyor sessizce
doğduğumuz, büyüdüğümüz, öldüğümüz
çatılarından hayata atladığımız
yağmuru sessiz bir bulut
bulutu ölü bir yağmur olmuş toprağımız
ilk durağımız
tutunamadığımız...


o en mutlu, en sancılı, en güçlü ve en hüzünlü..
s/enli bütün günlerimden borcum var sana
çakıl taşları da yok artık
şimdi göçüklerim var ceplerimde
yazamadığım adın var bir de


ve ben
sararmış bir zarfın içinde
ölü çakıl taşlarının sessizliğinde
kurşuni bir bakışa dizdim bu gece
bütün bildiklerimi

3 yorum:

...ve], dedi ki...

iyi geceler dost:)bazen susmak istiyor insan nedenli nedensiz,bazen konuşmak, bazen gülmek vs...ve yine muazzam şiirlerin, muazzam kelimelerin:)

atesinsesi dedi ki...

oysa bütün kıyıları maviydi denizin
...
suların ıssızlığında şarkı söylerdi yağmurlar...

paradoks dedi ki...

..ve], :) çok sevindim döndüğüne.. hoşgeldin dostum.. çok haklısın.. bazen susmak ister insan, nedenli-nedensiz.. teşekkür ederim.

ateşinsesi, kelimelerin eksik olmasın..