29 Ağustos 2008 Cuma

şiir bakışlı adam




köprü altlarından topladığın yalnızlıkları
ceketinin iç cebinde taşıyorsun..
tarifsiz bir hüzün çöküyor gözlerine
ellerini yağmurla yıkıyorsun..
şiir bakışlı adam,
iltica ediyor ruhum gezdiğin sokaklara
..ve uzun bir gölge gibiyim ardında,
haberin yok, bilmiyorsun..
arnavut kaldırımları çiğniyor beni
bir kasım/patı düşüyor gözlerimden
sokak lambaları yol boyu üşüyor
sonbahara açıyor yapraklarım
geceyi çekiyorum üstüme
bakmayı öğrettiğin aynalara sığınıyorum
aynaya bakmak kendine bakmak değilmiş
makyajımdaki yüzü siliyorum usulca
yüzsüz oluyorum
geriye renkler kalıyor benden yadigar
notalar gibi acımasız renkler de;
dore mi sarı?
lame mi gümüş?
sol gözümden bir mavi
sağ gözümden bir yeşil akıyor
dudaklarım çürümüş vişne
ben yokum artık
renkler karışıyor geceye
gece baştan başa kırmızı

yazıyorum iki hece ardına seni
ve soruyorum Nazım gibi:

"Akşam nerde bitiyor, nerde başlıyor şehir?
Şehir nerde bitiyor, sen nerde başlıyorsun?
Ben nerde bitip, nerde başlıyorum?"
şiir nerde bitiyor?.. nerde ölüyor şair?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Koynumda çırılçıplaksınız
Şehir, akşam ve sen
Aydınlıgınız yüzüme vuruyor
Bir de saçlarınızın kokusu.
Bu çarpan yürek kimin
Sesleri soluklarımızın üstünde küt küt atan
Senin mi şehrin mi akşamın mı yoksa benimkisi mi?
Akşam nerde bitiyor nerde başlıyor şehir
Şehir nerde bitiyor sen nerde başlıyorsun
Ben nerde bitip nerde başlıyorum?

çok severim! bi de benim sesimle duy istedim..

özlemle

paradoks dedi ki...

sesini duyup da geldim.. teşekkürler.. sesinden duymak güzeldi.. :)

...ve], dedi ki...

sahi şiirler nerede çoğalıyor artık...nerede çağlıyor...

paradoks dedi ki...

kelimeler evrenin her köşesine saklanmışlar aslında.. senin gibi şairlerin gelip kendilerini bulmalarını ve biraraya getirmelerini bekliyorlar.. :)) dünya varolduğu müddetçe, ne şiir biter, ne de şair ölür..