12 Eylül 2008 Cuma

ev



duvarların üstüne duvarlar ördüler
tuğla üstüne tuğla koydular
dört duvar arası odalar kurdular
ev, ev olsun diye
insan koydular içine
insancıklar güldü ağladı
baca çizdiler dumanı tüten
koyu zikzaklardan merdiven kurdular göğe
sesleri havaya karıştı insancıkların
toprağın suyu dolaştı damarlarında
damarları toprağa karıştı
devirler gördüler, devirler devirdiler
zalimden alim, alimden zalim verdiler
kelimelerden putlar yaptılar kendilerine
putlardan kelimeleri yıktılar
öldüler, doğdular, yeniden öldüler
bahçesinde ağaçlar, ağaçlarında kuşlar yeşerdi
kuşburnu çiçek açtı her bahar
şikayetini duyan olmadı
salıncaklar vardı asılı dut ağacına
zamanın sarkacında sallandı çocuklar
fuşya beyaz ve lacivert..
her yaz balkonda sarmaşık
sarmaşık serçeye aşık
serçe bir konar bir kaçar
zehiri içinde sarmaşığın renk renk
aşklar kondu insancıkların burnuna
vefasız aşıklar aşkları öldürdüler
ölüm oldu içinde insancıkların
dışarısı düğün bayram yeriydi
başları dönük kıbleye matem ettiler
gözlerine mezar taşı diktiler
salıncağın koptu ipleri
zamana yenik düştü devirler
hayvanlar da ölüydü artık
insancıklar isim bıraktı devirlerden hatıra
güneş vurdu taş merdivenlerine evin
dökülmüş gözyaşlarını kuruttu
ruhlar geldi alemlerden o eve
yaşıyor sanarak bir umutla
ağlarını almak için örümceklerin
ama ev de ölüydü artık
ruhu çıkmıştı duvarlarından
üflesen yıkılacaktı
ölüler bile terk etti sonunda
orada dimdik çatısını eğmeden yere
yıllarca bekleyecek belli ki
bir greyder boynunu koparana dek
gelsin diye eskinin yerine yenisi

3 yorum:

...ve], dedi ki...

muazzam,tek kelimeyle...

iptal dedi ki...

Bir mimar olarak belirtmeliyim, soyut bir ev tasarlamışsın, çok güzell

paradoks dedi ki...

sevindim.. sağolun.. :)